Kısmi Dava ve Belirsiz Alacak Davası Farkları

Güvenlik kamerası komşunun evini göremez
22 Haziran 2020
Yargıtay’dan çiftçilerle ilgili emsal nitelikte bir karar
22 Haziran 2020

Kısmi Dava ve Belirsiz Alacak Davası Farkları

  • Kanuni Düzenlemeler:

     Belirsiz alacak davası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 107. maddesinde düzenlenmiştir:

 “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. (3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.”

     Kısmı dava ise HMK’nın 109. maddesinde tanımlanmıştır:

“(1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. (2) (Mülga: 1/4/2015-6644/4 md.) (3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.”

→ Özetlemek gerekirse: alacaklının talep edeceği miktar tam ve kesin olarak belirlenebilir nitelikte değilse belirsiz alacak davası; alacaklının, alacak miktarının tamamını bildiği veya belirleyebilecek durumda olduğu durumlarda ise kısmi dava açma imkanı bulunmaktadır.

  • Zamanaşımı Bakımından Farklar:

Belirsiz alacak davasının açılmasıyla, alacaklının alacağının tamamı için hak düşürücü süre ve zamanaşımı kesilecektir.

Alacaklının kısmi dava açmış olması halinde ise sadece kısmi olarak talep edilen alacak için hak düşürücü süre ve zamanaşımı kesilecektir. Daha sonra ıslah ile artırılan alacak miktarı bakımından ise bu süreler işlemeye devam edecek ve borçlu tarafından ileri sürülen zamanaşımı iddiası dikkate alınabilecektir.

  • Islah Prosedürü ve Faiz Bakımından Farklar:

Belirsiz alacak davasının açılmış olması halinde; alacaklı, iddianın genişletilmesi yasağına takılmaksızın ve ıslaha başvurmasına gerek olmaksızın dava açtığı sırada belirttiği talebini bir dilekçe ile artırabilir. Bu artırdığı meblağa işleyecek faizin başlangıç tarihi ise borçlunun temerrüt tarihidir.

Ancak kısmi davada alacaklının başlangıçta ileri sürdüğü talebini artırabilmesi için ıslah yoluna başvurması gerekir. Islah ile artırılan meblağa işleyecek faizin başlangıç tarihi ise ıslah tarihidir.

  • Davaların Açılabilecekleri Alacak Türleri Bakımından:

Belirsiz alacak davası sadece para alacakları için söz konusu olabilirken; kısmi davada böyle bir şart yoktur.

Kısmi dava açılabilmesi için, bütün alacağın aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bölünebilir nitelikte olması gerekmektedir.

  • Konuya İlişkin Yargıtay Kararları:

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2016/22-2633 K. 2018/1300 T. 4.7.2018

“Yeri gelmişken kısmi dava hakkında bilgi verilmesinde fayda bulunmaktadır.

Alacağın yalnızca bir bölümü için açılan davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya, kısmi dava denir. Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılması gerekmez. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu ve istem bölümünde “fazlaya dair haklarını saklı tutması” ya da “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” demesi, kural olarak yeterlidir ( Yargıtay HGK 02.04.2003 gün ve 2003/4-260 Esas 271 K.sayılı ilamı;Pekcanıtez H./Atalay M./Özekes M.; Medeni Usul Hukuku, 12. Bası, s. 320; Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası, s.286 ).”

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E. 2018/3980 K. 2018/5766 T. 18.9.2018

“…açıklanan madde hükmüne göre; alacaklının belirsiz alacak davası açabilmesi için, dava açacağı miktarı ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı veya bu durum objektif olarak imkansız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tesbit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukuki yarar aranacak olup böyle bir durumda hukuki yararın bulunduğundan söz edilemez (Prof. Dr. …… Kuru, Medeni Usul hukuku Ders Kitabı 2011 Baskı sf.277).

Somut olayda ise; davacı tapu kaydının beyanlar hanesine …… şerhi konulan taşınmazının değerini istemiştir. Davacının dava açıldığı tarihte taşınmazının değerini belirlemesi objektif olarak mümkün olduğundan davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü mümkün değildir.”

 Stj. Av. Didem EKER

Comments are closed.