Şube güvenlik görevlisinin kendisine yapılan ödemeyi zimmetine geçirmesi neticesinde oluşan zararın bankaca ödenmesi sonrasında, bankanın uğradığı zarar miktarının davalılardan tahsili istemi

Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 31. maddesinin (8) numaralı fıkrasında yer alan“…veya yetkilendirilmiş veteriner hekim…” ibaresinin, Anayasa’nın 2. ve 128. maddelerine aykırılığı
15 Haziran 2020
SSÇ hakkında verilen mahkumiyet hükmünün dairece bozulmasına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca haksız tahrik yönünden itirazda bulunulması
15 Haziran 2020

Şube güvenlik görevlisinin kendisine yapılan ödemeyi zimmetine geçirmesi neticesinde oluşan zararın bankaca ödenmesi sonrasında, bankanın uğradığı zarar miktarının davalılardan tahsili istemi

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi
2017/44625 E.2017/31026 K.
K. Tarihi: 28.12.2017
Mahkeme : İş Mahkemesi
Konu : Şube güvenlik görevlisinin kendisine yapılan ödemeyi zimmetine geçirmesi neticesinde oluşan zararın bankaca ödenmesi sonrasında, bankanın uğradığı zarar miktarının davalılardan tahsili istemi.

ÖZET: Bankanın gişe yetkilileri olan davalılar …, … … …, … ve şube müdürü …’nin şube müşterisi … … ve yakınlarının hesabından müşterinin talimatı ve imzası olmaksızın şube güvenlik görevlisi …’a ödeme yaptıklarını, …’ın kendisine ödenen paraları mudiye teslim etmeyerek zimmetine geçirmesi neticesinde 30/10/2001 tarihi itibariyle toplam 26.085,76 TL banka/fon zararına sebebiyet verdiklerin

KARAR: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmuş, yapılan yargılama sonucunda davalıların kusurlarının olduğu değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir. Dava konusu husus; müşteri … … ve yakınlarının hesabından, müşteri talimatı ve imzası olmaksızın, davalıların şube güvenlik görevlisi …’a ödeme yapmaları ve …’ın da kendisine verilen bu parayı mudiye ödemeyerek zimmetine geçirmesi neticesinde oluşan zararın bankaca ödenmesi sonrasında, bankanın uğradığı zarar miktarının davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davaya konu alacakların talep edilebilmeleri için gerekli 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle verilen davanın reddi kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi’nin 19/01/2016 tarihli ilamıyla “davaya konu edilen zararın kaynağı olan olay 2001 yılı Temmuz ayında yani 4389 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu bir sırada gerçekleşmiş olup ayrık bir düzenleme bulunmadığından 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125.maddesine göre 10 yıllık genel zaman aşımı süresine tabi iken ve henüz 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı bir sırada yani 23.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 5020 sayılı Kanun’un 27.maddesi ile 4389 sayılı Yasa ile eklenen Ek 3.madde ile zaman aşımı süresi uzatıldığından tabi olduğu zaman aşımı süresi 20 yıla çıkmıştır. Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın zaman aşımından reddi hatalı olmuştur.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece de bozma ilamına uyma kararından sonra işin esasına girerek davanın kabulü ile; 25.583,93 TL alacağın (davalı … yönünden 9.059,64 TL ile, davalı … … … yönünden 16.524,29 TL ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Dosya kapsamına alınan ve Mahkemece de hükme esas olan bilirkişi raporunda davalıların kusur oranlarının belirlenmediği görülmüştür. Zarara konu işlem tarihleri 03/07/2001, 31/07/2001 ve 28/09/2001 olup … AŞ. Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca davalılar hakkında hazırlanan rapora dikkat edildiğinde; gişe yetkilisi … ifadesinde … … …’in hesaplarıyla uzun zamandır …’ın ilgileniyor olması nedeniyle söz konusu hesaplardan gerek çekiliş gerekse de yatırma işlemlerinde kontrol gereği duymadığını, …’a duyduğu güven nedeniyle bu hesaplardaki işlemleri yaptığını beyan etmiş, diğer gişe yetkilisi … ifadesinde … … …’in bütün mevduat işlemlerinin … tarafından yapıldığını, …’ın sözlü talebi ile adı geçen mudinin çeşitli hesaplarından çekilme işlemlerinin şubede yapıldığını, …’ın “fişi imzalatıp getirecem” demesiyle bu işlemleri yapmakta bir sakınca görmediğini, ancak işlemlere ait fişlerin mudi tarafından imzalanıp/imzalanmadığını takip etmediğini belirtmiştir. Söz konusu işlemlerde mudinin tediye fişini imzalayıp imzalamadığını kontrol etmeyi atlamaları her iki gişe yetkilisinin kusurlu olduğunu; gişe yetkilisi …’in imzası tahdında 16.524,29 TL ödeme yapıldığı anlaşıldığından kendi işlemi nedeniyle %100 kusurlu olup, bu ödemenin tamamından sorumlu olması gerektiği, diğer gişe yetkilisi … imzasıyla 9.059,64 TL ödeme yapılması karşısında yine adı geçenin kendi işlemi nedeniyle %100 kusurlu olup bu miktarın tamamından sorumlu olması gerektiği tespit edilmiştir. Davalılardan …’ün sorumluluğu bakımından, 03/08/2001 tarihi itibari ile sona eren iş sözleşmesine kadar istihdam edildiği kadronun “uzman” unvanında olduğu, ödemeyi yapan gişe yetkilileri ile bu görevlilerinin işlemlerini kontrol etmekle görevli şube müdürü arasında bir ara yönetici konumunda olduğu, bu nedenle kontrol görevini yerine getirmekle yükümlü olduğu ve fakat iddiası doğrultusunda izinde olduğu dönemlerin araştırılarak bu dönemler dışında yapılan usulsüz ödemelerden hakkaniyet gereği %60 oranında sorumluluğuna gidilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

Diğer davalı … ise, 29/06/2001 tarihinde göreve başladığını, göreve başladıktan hemen birkaç gün sonra böyle bir olayın yaşandığını, kendisinin işlemlerden haberi olmadığını beyan etmiş ise de; görev pozisyonunun “şube müdürü” olduğu, usulsüz işlemlerin 03/07/2001, 31/07/2001 ile 28/09/2001 tarihlerinde gerçekleştiği, sonuç olarak tüm usulsüz işlemlerde kendisinin şubede şube müdürü pozisyonunda çalıştığı, uzman kadrosundan sonra kendisinde olan denetim görevini yerine getirmediği anlaşıldığından, yetki ve sorumlulukları nazara alınmak suretiyle hakkaniyet kuralları gereğince %50 oranında banka zararından sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmıştır. Mahkemece, yukarıdaki değerlendirmeler doğrultusunda ve faizin başlangıcı noktasında bankaca zararın ödendiği tarihten faiz işletilmek üzere hüküm tesisine gidilmelidir.Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 28/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Comments are closed.