PANDEMİ SÜRECİNDE ÇOCUK HAKLARI

COVİD 19 KAPSAMINDA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI VE İDARİ PARA CEZASI
24 Haziran 2020
ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARI YASA TASARISININ DEĞERLENDİRİLMESİ
24 Haziran 2020

PANDEMİ SÜRECİNDE ÇOCUK HAKLARI

Tüm dünyayı kuşatan ve ülkemizde de çok büyük etkilere sebep olan korona virüs salgınını önlemeye yönelik tedbirler kapsamında doğum tarihi 01.01.2000 tarihinden önce olan çocuklar ve gençler ile 65 yaş üzeri vatandaşlara yönelik sokağa çıkma yasağı uygulanmaktadır. Bu yasağın doğal sonucu olarak ülkemizde mevcut tüm okullar kapanmış olup eğitime uzaktan devam edilmektedir.

Söz konusu tedbirler sonucunda ilk dikkat çeken değişimlerden biri İstanbul’da yaşandı. İstanbul’un 2019 yılının Ocak-Mart döneminde gasp, cinayet, kapkaç ve hırsızlığın da aralarında bulunduğu 11 bin 734 olay gerçekleşmiş iken, 2020 yılı Ocak-Mart tarihinde ise bu sayı 9 bin 85’e gerileyerek yüzde 22.6’lık bir düşüş yaşadı. Fakat sokakta düşen suç oranı maalesef ki evlerde artış gösterdi. Açıklanan son verilere göre Mart 2019 tarihlerinde 1804 aile içi şiddet olayı yaşanırken, 2020 Mart tarihinde bu sayı 38,2’lik artış göstererek 2493’e yükseldi. Ayrıca yaşanan aile içi şiddet olaylarında birçok ihbarın da engellendiği değerlendiriliyor. Bu şiddet artışının altında yatan nedenin; bazı iş yerlerinin home-office çalışma tarzına geçmesi sonucu evde sürekli çocuklarla vakit geçirilmesi, birçok işyerinin faaliyetlerini durdurması, çalışanların ücretsiz izne çıkarılması sonucu ekonomik dar boğazdan geçilmesi gibi sebepler olabileceği uzmanlar tarafından ileri sürülüyor.

UNICEF’in 20 Mart tarihli açıklamasında belirttiği üzere getirilen kısıtlamaların artmasıyla çocuklara yönelik istismar, ihmal ve şiddet riskinin yükseldiğine dikkat çekilen açıklamada, kapalı kurumlarda kalan, mülteci veya kronik hastalığa sahip, sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlanma şansı olmayan çocukların salgın döneminden daha fazla etkilendiği vurgulandı.Böyle bir durumda elbette ki devlete de büyük sorumluluklar düşmektedir; çocuk haklarını korumaya yönelik Çocuk Hukuku uygulamaları gündeme gelmelidir. Çocuk Hukukunun ne olduğu ise Prof. Dr. Rona Serozan tarafından“Çocuk hukuku; devletçe tanınmış ve herkesçe uyulması yine devletçe yaptırımla sağlanmış olan toplumsal davranış kuralları anlamına gelen hukukun, çocuklara özgü dalıdır.” olarak kapsamlı bir şekilde tanımlanmıştır.

Uluslararası Hukukta da Çocuk Haklarını korumaya yönelik birçok sözleşme mevcut olup en geniş uygulama alanı olan Türkiye ile birlikte 142 ülkenin daha taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile çocuk haklarının korunması amaçlanmış ve taraf devletlerin sözleşme maddelerine kesinlikle uymaları gerektiği hükme bağlanmıştır. Sözleşme’nin 6.2 maddesi “Taraf Devletler, çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler.”düzenlemesi devletin sorumluluğunu açıkça göstermektedir. Pandemi koşullarında ise Sözleşme’nin 18. ve 19. maddeleri devletlerin çocuk hakları bakımından sorumlulukları kapsamında öne çıkmaktadır.

18.maddeye göre; “Taraf Devletler, çocuğun yetiştirilmesinde ve gelişmesinin sağlanmasında ana–babanın birlikte sorumluluk taşıdıkları ilkesinin tanınması için her türlü çabayı gösterirler. Bu Sözleşme’de belirtilen hakların güvence altına alınması ve geliştirilmesi için Taraf Devletler, çocuğun yetiştirilmesi konusundaki sorumluluklarını kullanmada ana–baba ve yasal vasilerin durumlarına uygun yardım yapar ve çocukların bakımı ile görevli kuruluşların, faaliyetlerin ve hizmetlerin gelişmesini sağlarlar.”Yani çocuğun gelişim ve güvenliğinden ailenin sorumlu olmasının yanı sıra toplumun ve devletin de sorumluluğu mevcuttur.

19.maddeye göre, “Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar. Bu tür koruyucu önlemler; burada tanımlanmış olan çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve izlenmesi için gerekli başkaca yöntemleri ve uygun olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar durumun gereklerine göre çocuğa ve onun bakımını üstlenen kişilere, gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içermelidir.”Bir diğer değişle devletin, çocuğu aileden gelecek olan suistimal ve ihmale karşı koruma yükümlülüğü vardır.

Çocuğa karşı şiddetin baş gösterdiği hallerde ailelerin Türk Ceza Kanunu bakımından sorumlulukları vardır. Çocuğa karşı şiddet; genellikle kasten yaralama suçu kapsamında olmakla birlikte, olayın özelliğine göre eziyet, terk ya da cinsel istismar suçunun oluşması da mümkündür. Şiddet bireyin fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik yönden zarar görmesine neden olabilecek her türlü tutum ve davranıştır.

Ayrıca ailenin çocuğa terbiye verme amacıyla gerçekleştirdiği hareketler de Türk Ceza Kanunu bakımından sınırlandırılmıştır. TCK 232. maddede “İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir.”olarak tanımlanmış ve yaptırıma bağlanmıştır. Aile içi şiddeti ihbar için ALO 183 SOSYAL DESTEK HATTI’na 7/24 ücretsiz olarak ulaşım sağlanarak ihbarlar gerçekleştirilebilmektedir.

UNİCEF Çocuk Haklarının korunması kapsamında dünya çapında Türkiye dahil 51 ülkede korona virüsle mücadele etmek üzere 2 milyar dolarlık bir insani yardım planını 25.03.2020 tarihi ile devreye sokmuştur.

Çocuğa karşı şiddetin haricinde maddi olarak etkilenen ebeveynler, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 27.3 maddesi “ Taraf Devletler, ulusal durumlarına göre ve olanakları ölçüsünde, ana-babaya ve çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilere, çocuğun bu hakkının uygulanmasında yardımcı olmak amacıyla gerekli önlemleri alır ve gereksinim olduğu takdirde özellikle beslenme, giyim ve barınma konularında maddi yardım ve destek programları uygularlar.” kapsamında da değerlendirilebilecek olan devletin 21.04.2020 tarihi itibariyle açıklamış olduğu Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi Pandemi Sosyal Destek Programı 3. Faz başvurularını gerçekleştirebilirler. Bu paket kapsamında hane başına 1.000 TL nakdi desteğin sağlanacağı ve Pandemi Sosyal Destek Programı Faz 1 ve Faz 2 kapsamında nakdi destekten yararlanmamış olanların bu destek paketinden yararlanabileceği açıklanmıştır.

Stj.Av. Şayan Akay

Comments are closed.